2 Mar 2010

Hypetia


Az once Agora adinda 2009 yapimi bir film izledim. Icimde karsi konulamaz bir sorgu ve berrak bir sessizlik belirdi.

"O, tarihin gördüğü en etkileyici ve ilgi çekici kadınlardan biriydi. Hem belinden aşağıya kadar uzanan sarı saçlarıyla göz kamaştıracak, nefes kesecek kadar güzel, hem de adını matematikçi, filozof ve astronom olarak tarihe yazdıracak kadar zeki bir kadın. Ve ne trajiktir ki ölümüyle bile unutulmayacak bir kadın. Üzerine çullanan onlarca erkeğin darbeleriyle son nefesini veren, cesedi sokaklarda sürüklenip, eti kemiklerinden midye kabukları yardımıyla ayrılan ama ne olursa olsun tarihin unutulmazları arasına giren bir kadın. Yani 45 yaşındayken bu dünyadan göçüp giden İskenderiyeli Hypatia."

Bu tanitim filmdeki nesneyi mukkemmel bir dille anlatmisMS 370-415 yillari arasinda yasamis bir bilimkadini Iskenderiyeli Hypetia. Tanri sahidimdir hic gormeden kendisine hayranim suan. Cunku O bastan cikarici guzelliginin yaninda erkekleri alt edebilen bir zeka ile kutsanmis. Belki de sirf bu yuzden erkek egomonyasinin kiskancligi altinda katledilmis bir Tanri mucizesi. Hicbir eseri gunumuze ulasamamis. Belkide onu en guzel Charles Leconte De Lisle, "Platonun ruhu, Afrodit`in bedeni" dizesi ile tanimlamis. Peki neden Tanri mucizesi olsun? Guzelik ve zeka erdemlerinin, bir kadinda nadiren boylesine yogun bulunabilecegine inanan erkek dramasi degil tabiki.

Bir Tanri mucizesini anlamak icin oncelikle Tanriyi tanimak gerekir. Oldukca yaygin bir inanisa gore Tanri,yaraticidir. Oyleyse Tanrinin yaratip ortaya koydugu eserleri wardir. Hal boyle ise Eserleri olan bir varligi nasil tanimlayabiliriz? Hakkinda tutarsiz olasiliklar uydurabiliriz. Bu sekilde oldugu gibi degilde genellikle olmasini istedigimiz sekilde tanimlariz cunku bu olasiliklarin beslenebilecegi tek kaynak, duygu ve dusuncelerimiz olurdu. Bir tanimlama da bir onermeden tumevarim olabilir. Tumevarim matematiksel bir ifadedir ve bir dize birbirine es nesnenin basindaki gozlemlerinin o dizenin tamaminda gecerli olacagi inancini aciklar. Mesela dusunun birbirine esit mesfelerde sonsuz domino tasini dizmis olsak ve ilk tasi devririrken komsusu olan tasta devrilebiliyorsa, en bastaki, bir tek tasi, komsusuna dogru devirmek tum domino taslarini devirecektir sonucunu cikarabiliriz. Biraz karisik degil mi? Iste bu yuzden Tanriyi tanimak icin genellikle ilk yontem kullanilir. Yani Tanrinin olmasini umdugumuz gibi olduguna inaniriz. Oysa bazi zihinler icin ikinci tanimlama yontemi o kadarda karmasik degildir. Hatta cok daha tatmin edicidir. Iste bu insanlar Tanriyi tanimlamak icin onun yarattiklarini anlamaya calisir. Tanrinin en basit eseri bile kesfedilmeyi bekleyen el degmemis bir Dunya gibidir. Genellikle bir tek tanri eseri tam manasi ile kesfetmek bir kac insan omrunden bile uzun bir sure gerektirir. Bu nedenle, kesfedilenler gelecek nesillere aktarilir ve biz insanlar buna Bilim deriz.

Bilim, bizlere Tanri`nin ne kadar mukemmel oldugunu kanitlari ile ortaya koyarken peki neden bunca zamandir hala Tanri inancinin karsisinda en azili dusman gibi duruyor ve Hypetia gibi Tanri`ya eserleri yoluyla hayran olanlar cadilik ve kafirlikle suclaniyor? Belki de sadece inanmak daha kolay geliyor. Belki de bu bilim insanlarina karsi durdurulamaz bir kiskanclik bizi sariyor.

Iste Hypetia, Tanri`nin korkusuz ve yilmaz kasifi, yaraticisini tanimak adina vahsice katlediliyor.
Hicbir eseri bize ulasamamis iken birgun bir filmden veya kitaptan firlayip kalplerimize ve aklimiza isik tutuyor. Bu ancak bir Tanri mucizesi olabilir.

25 Oca 2010

Eksik

Ruhumun yalniz karanligi, gunesli neseli gunlerde daha bir belirgin oluyor.
Dizgin vurulamaz isteklerimin, gerceklesemez oldugu dusuncesi beni gunesin nesesinden ali koyuyor.

Her zaman birseyler eksikmis gibi ve herzaman eksik kalacakmis gibi. Isteklerim cogaldikca iste o karanlik daha bir belirsiz ve bir o kadar belirgin oluyor.

2 Oca 2009

=)

Eski Bloguma geri dönüyorum... Bu blog ilk açıldığı amacına hizmet etmeye devam edicek. Yani benim pekte gizli olmayan limanım olmaya ancak şu anda limanda paslanmaya değil yeni sulara yelken açmak istiyorum.. Doya doya.

Burayı takip eden war mı bilinmez yeni yazılarım eski bloğumda olucak okumak isteyen olursa linkler sekmesinde "Benim eski" linkinden ulaşabilir.

10 Ara 2008

Wind of change

"Değişmeyen tek şey değişimdir."
Bu söz, oldum olası pek içime sinmez. Herakleitos'a ve karizmasına sözüm yok ama ne biliim değişmeyi sevmiyorum belkide. Yine de değişiyorsak eğer. Nasıl değişmeli? Öyle farkında olmadan değişmek kolay değil benim için. Bu şekilde bir değişim ancak varlığıma ve zekama hakaret olurdu. Bilgi ve becerilerim insan olmak adına kullandığım silahlarım iken; hayvanca, rasgele yaşamak, türüme hakarettir. Tüm saygın ilimler belirli metodlar ile yüksek olasılıklı öngörülerde bulunurken, üç bin yıllık birikimlerimizi hiçe saymak, saçma. Nitekim bilmediğim herşey beni korkutur ve değişim bilinmez sonuçların umutlu olasılıklar ile beklentiye dönüşmesi olucaksa: Benim için, kabul edilemez. Peki ama nasıl değişmeli?

Gittiğim hiç bir yer, hiç kimse, hiç bir şey benim değil gibi hissediyorum. Bu hiçlik, kış buhranından çok daha ağır. Çevremde ki herşey aynı olsada ben değişiğim gibi ancak değişmiş değilim. Sadece değişmeliyim. Bunu öylesine yoğun hissediyorum ki her anımda kaybolmuşum sanıyorum. Sanki herşeye yabancılaşmışım.

Değişmeliyim ve birçok şeyi de değiştirmeliyim. İstesemde, istemesem de.

3 Ara 2008

Nasil?

Cok yanlizim...
Hep, herkez gibi yanlizdim ancak yanlizligima kaygisizdim. Sonucta her insan, utanclarinda, ketum; hayallerinde, umutlu; kaybettiklerinde, huzunlu; yasadigini hissettigi anlarda mutlu olsada, duygularini paylasmakta, ozurlu. Simdi, batar misali rahatsiz edici bu yalnizligimi anlatmak istesemde, elimde degil.

Ask suclu. Asik degilim ya ondan olsa gerek. Cunku asik oldugum zamanlarda kendimi cok... hissediyordum. Asik oldugum zamanlar da duygularimi anlatmama da gerek yoktu beni taniyan, bana bakan herkez dogru tahmin ederdi neler hissettigimi. Belki de artik aska inanmadigimdan, zor geliyor bu anlasilmazligim.

Aska inanmayanlardan olmak istemedim hic ancak gel gor ki onlardan oldum ciktim. Simdi hem yanlizim hem de caresiz.
Bu bilmedigim-sevmedigim sularda bogulmadan nasil yuzebilirim???

16 Kas 2008

AŞK aranıyor



Acilen!!
Aşık olmam lazım...

7 Eyl 2008

Mod Şarkım

Bu aralar yani askerde olduğum sürece arada keyfimi yerine getirmek için dinlediğim ve bağıra bağıra(eşek gibi anıra anıra) eşlik ettiğim mod şarkımı paylaşıyım buradan.. Bu şarkı bağırarak eşlik edildiğinde mükemmel sonuçlar veriyor inanmayan denesin=)


asabiyim ben (mfo)